Bir kadının çaresizliği! En büyük darbeyi depremden sonra kum gibi yanına gittiği kocasından aldı.
Kahramanmaraş’ta birçok ilimizde büyük yıkıma neden olan ve onbinlerce insanımızın hayatını kaybettiği depremlerden geriye çok acı hikayeler kaldı. O acı hikayelerden biri de iki çocuğuyla baş başa kalan genç kadının başına geldi.
İşte genç bayanın söyledikleri;
Çok zor zamanlardan geçtik. Yani ailem İstanbul’da, ben Vanlıyım. Evliliğim oldu, amcamın oğluyla evlendim. Uyuşturucu ve sürekli şiddetten hapse atıldı. Ondan bir kızım oldu. Kızım 8 aylıkken cezaevine girdi. Bana karşı çok şiddetliydi. Sürekli vücudumda sigara söndürüyordu. İçiyor ve dövüyordu. Yaşananlardan sonra aileme sığındım. Ailem de çocuğumu istemedi. Aşiretten ve Vanlıyız diye ‘Biz insanlara ne deriz’ diyerek beni ve kızımı istemediler. Bizi istemedikleri için barınağa yerleştim. Kızımı orada büyüttüm. Kızım 2 yaşına gelene kadar barınakta kaldım. Akrabalar ve büyükler babama ‘kızını al oradan’ deyince sığınaktan ayrıldık.
Eve geldikten 3 ay sonra babam beni 65-70 yaşlarında Elbistanlı bir adama verdi. Ondan bir çocuğum da oldu. 4 yıldır evliyiz. Ben o adamın üçüncü karısıyım, bu çok açık. Beni köye götürüp ağır işlerde çalıştırdı. Bana hep kötü davrandı. Kızıma 2 aylık hamileydim. Yine barınağa gidecektik, gidecek yerimiz yoktu. Babamlar istemediği için tımarhaneye girdik. Barınakta çocuğum 2 buçuk yaşına girdi. O şimdi 3 buçuk yaşında. Akıl hastanesinden yeni çıktık ve kiralamaya gittik. Boşanma davası açmak zorunda kaldım. Oradaki işçiler yardımcı oldu. Barodan bir avukat tuttum ve kendisine boşanma davası açtım. Çocuklarıma bakmıyor, boşanırsam en azından devletten yardım alıyorum. Ondan boşandım, çocuk istemiyor. Gözaltı bende. Ne ilk eşim kızımı istiyordu, ne de ikinci eşim onun çocuğunu istiyordu. İlk kızım şimdi 8 yaşında ve babası arayıp sormadı. Asla, nafaka tazminatı hiçbir şey ödemedi. O da evlendi ve hayatını yaşıyor. Kimse aramıyor. Nasıl olduğumuzu herkes biliyor.
Şimdiki eşim de ‘İlk kızını sen büyüttün, bunu da sen büyüteceksin’ dedi. Diğer çocuklar eski eşlerinin yanında. Babaları görüşmüyor ve babaları onlarla ilgilenmiyor. Benden büyük kızları var. O da bizi istemedi sokağa attı. Şu anda kalacak yerim yok. Ailem istemiyor. Ailem ‘çocukları babalarına verin’ diyor ama ben onlarsız yaşayamam. Gidemiyorum çünkü çocuklarımı bırakamıyorum.
Şu an bir deprem yaşadık. Malını satıp İstanbul’a gitti. Bizi de burada bıraktı. Yalnızız, kimsemiz yok. Çadırdaydık, konteynere geçtik. Çünkü bir çocuğu astım. Bir buhar makinesine ihtiyacım vardı. Elektriğe ihtiyaç vardı. Çadırda değildi. Umarım tedavimize burada devam edersiniz. Allah devletimizi korusun. Devlet büyüklerimden yardım isterim. Burası geçici bir barınak. Daha sonra tekrar kiralayacağım. İşim yok, işim yok. Çok genç yaşta evlendim. Çocuklarımı devlete vermek istemiyorum. Bana bir iş fırsatı verirlerse çocuklarım o kadar kötü değil, ben onlara bakarım.
Gidecek hiçbir yerim yok. Van’da daha önce deprem yaşadık, evimiz yıkıldı. İlk sarsıntı gece saat 4’te meydana geldi. Bayağı bir sallantımız vardı. Ondan sonra yatakta sallandık. Depremi hissettiğimde çocuklarıma hissettirmeden üzerine çöktüm. “Yıkılacak” dedim. Durunca hemen kendimizi dışarı attık. 5-6 saat dışarıda bekledik. Bir daha deprem olmaz diye tekrar içeri girdik ama bu sefer daha şiddetli bir deprem oldu. Çocuklarımı kucağıma aldım, ‘bu sefer bina mutlaka yıkılacak’ dedim kendi kendime. Deprem çok şiddetliydi ve beton çöküyordu. 6. kattaydık. Aşağıya inerken merdivenler çatırdıyordu. Çocuklarımdan biri kucağımda, biri kolumdaydı, yalınayak çıktık. Biz ayrıldığımızda ev yıkılmıştı. Konut 2 katın zemin katına girdi.
Çadırda kalıyoruz. Tüm imkanlar bize sağlanıyor. Doğrusu bizimle çok iyi ilgilendiler. Sadece çadırda elektrik olmadığı ve buhar makinesi olmadığı için konteynere geçtim.